11 Ağustos 2008 Pazartesi

Erzincan'da mayın tuzağı: 9 şehit


Erzincan'da askeri aracın, teröristlerce yola döşenen mayına basması sonucunda 9 asker şehit oldu.
Erzincan'ın Kemah İlçesi'nde, Acemoğlu Köprüsü yakınında teröristlerce yola döşenen mayın, bu sabah askeri arac geçerken patladı. Patlamada ilk belirlemelere göre biri subay 9 asker şehit olurken, 3 askerin de yaralandığı belirtildi. Yaralılar helikopterlerle hastanelere sevkedildi. Bölgede operasyonlar sürüyor.Erzincan Valisi Ali Güngör, patlamayla ilgili olarak, ''Kesin yaralı sayısı hakkında henüz bir şey diyemiyoruz. Çünkü değişik hastanelerde yaralı askerlerimiz var'' diye konuştu.Şehit asker olup olmadığı yönünde de henüz bir bilgi gelmediğini kaydeden Güngör, ''Jandarma bölük komutanı yüzbaşının da bulunduğu aracın geçişinde patlama meydana gelmiş. Bölük komutanımız dahil araçtaki askerlerin yaralandığını biliyoruz'' dedi.

VATAN SİZE MİNNETTAR EY KAHRAMANLAR. SİZ CENNETTE O ŞANLI SANCAĞIN ALTINDA TOPLANANLARIN YANINDASINIZ ARTIK.
ELİ KANLI VATAN HAİNLERİ ASLA EMELİNİZE ULAŞAMAYACAKSINIZ, BU VATAN TOPRAKLARININ HARİTASI DEDELERİMİZİ KANLARI İLE ÇİZİLDİ, BİZİM KANLARIMIZ İLE KORUNUR.

Babası öldü, 17 gün sonra şehit oldu

Elazığ'ın Arıcak ilçesine bağlı Bükardı Beldesi Jandarma Karakolu'na teröristler tarafından açılan taciz ateşi sonucu şehit düşen Cem Havale'nin 17 gün önce babasını kaybettiği öğrenildi.Elazığ'da şehit olan er Cem Havale'nin acı haberi Edirne merkeze bağlı Tayakadın Köyü'ndeki baba ocağına ateş düşürdü. Babasını 17 gün önce kanser nedeniyle kaybettiği öğrenilen Edirneli askerin haberi; ailesi, yakınları ve köylülerini yasa boğdu.Babasının ölümü üzerine birliğinden izin alarak cenazeye katılan şehit erin askerliğini tamamlamak için geri döndüğü ve tezkeresine 10 gün kaldığı öğrenildi. Ancak PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen hain saldırı, Havale ailesine 17 gün ara ile ikinci acıyı yaşattı. Oğullarının şehit olduğu haberini alan annesi Rukiye, ablası Cemile'nin ağıtları yürekleri dağladı. Şehit haberini alan Tayakadın sakinleri köyün evlerini ve meydanını Türk Bayrakları ile donattı.Şehit amcası Ekrem Havale, yeğeninin, babasının vefatı nedeniyle 24 Temmuz'da izne geldiğini belirterek kendisini göndermek istemediklerini söyledi. Ancak yeğenin askerliğinin kalan kısmını tamamlamak istediğini ve bu nedenle birliğine geri döndüğünü anlatan Havale, tezkeresine 10 gün kala yeğeninin şehit haberinin geldiğini belirtti

8 Ağustos 2008 Cuma

Muş'ta hain saldırı

PKK, Malazgirt Emniyet Müdürlüğü'ne roketli saldırı düzenledi
Terör örgütü PKK üyeleri tarafından Muş'un Malazgirt İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne roketli saldırı düzenlendi. Saldırıda bir polis şehit oldu, 3 polis de yaralandı.Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Emniyet Müdürlüğü binasına saat 21.10 sıralarında, bir grup terörist, roketatarlı saldırıda bulundu. Saldırıda polis memuru Mehmet Özbek şehit oldu, 3 polis memuru da yaranlandı. Yaralanan polis memurları Malazgirt Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaralı polis memurlarının sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Olayın ardından kaçan teröristlerin yakalanması için bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.Muş-Tatvan seferi yapan yük treninin, Tatvan Güroymak arasındaki Tahtalı Köyü yakınından geçişi sırasında da, şiddetli bir patlama meydana geldi. Patlama sonrasında yük treninin 3 vagonu raydan çıktı ve devrildi. Olayda ölen ve yaralananın olmadı, ancak maddi hasar meydana geldi. Patlamanın meydana geldiği bölgede, jandarma ekiplerinin olayla ilgili soruşturması sürüyor.

5 Ağustos 2008 Salı

Bağımsızlık

"Tam Bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur. Bu vazife, bütün millete ve tarihe karşı üstlenilmiştir. Bu vazifeyi yüklenirken, tatbik kabiliyeti hakkında şüphe yok ki çok düşündük. Fakat, netice olarak edindiğimiz görüş ve iman, bunda, muvaffak olabileceğimize dairdir. Biz, böyle işe başlamış adamlarız. Bizden evvelkilerin işledikleri hatalar yüzünden, milletimiz sözde mevcut zannolunan bağımsızlığında kayıtlı bulunuyordu. Şimdiye kadar Türkiye'yi, medeniyet dünyasında kusurlu gösteren neler düşünülebilirse hep bu hatadan ve bu hataya uymadan doğmaktadır. Bu hataya uyma neticesi, mutlaka, memleket ve milletin bütün haysiyetinden ve bütün yaşama kabiliyetinden soyunma ve uzaklaşmasını gerektirebilir. Biz, yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Bir hataya uyma yüzünden bu özelliklerden mahrum kalmaya tahammül edemeyiz. Bilgin, cahil, istisnasız bütün millet fertleri, belki içinde bulundukları güçlükleri tamamen anlamaksızın, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmış ve fakat sonuna kadar kanını akıtmaya karar vermiştir. O nokta, tam bağımsızlığımızın temini ve devam ettirilmesidir.
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz."
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

1921 (Nutuk II, s. 623-624)

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Gençliğe Hitabe

Ey Türk gençliği !
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK

20 Ekim 1927

ŞEHİTLERİMİZE

Binlerce yıllık Türk tarihinde yoktur ki bir Türk vatanı için canını vermekten korksun kaçsın. Dün böyleydi yarında böyle olacak. Hainler her zaman vardı dün böyleydi yarında böyle olacak.
Büyük komutan mazlum ulusların önderi Mustafa Kemal ATATÜRK 20 Ekim 1927 tarihinde dile getirdiği Gençliğe Hitabesinde dediği gibi "Dahili ve harici Beddahların olacaktır" işte her zaman içte ve dışta bizi birbirimize düşürmek bizi Tarih sayfalarından silmek gafletinde bulunan hainler hep olacaktır. Türk ulusu olarak Bayrağımızın namus Vatanımızın Hürriyet olduğu bilincini asla unutmadan kanımızın son damlasına kadar her zaman bu VATAN için savaşmaya hazırız. Savaşlar sadece topla tüfekle değil artık, her türlü siyasi politik, kültürel baskılara ve yozlaştırmalara karşıda göğsümüzü siper eder durdururuz hayasızca akını.

Ey! Çanakkalede, Sakaryada, Dumlupınarda, Allahuekber dağlarında, Sarıkamışta, Hakkaride, Şırnakta, Dağlıcada... Evlatlarını milletimizin bağrına gömen Analar, sakın akmasın gözlerinizde yaş, onlar atık bizim bağrımızda yatmaktadırlar ve bu ulus onlara sonsuz minnettardır. Unutmayın Sizlerin bizim gibi nice evlatlarınız var.Bir Mehmet yerine Binlerce Mehmediniz var. Bu VATANA CAN FEDA, ANALARA CAN FEDA.
Yeryüzünde Bir Tek TÜRK kalana dek bu VATAN hep olacak, Bu şanlı BAYRAK hep dalgalanacak ve ezanlarımıza asla susmayacaktır.

TÜM ŞEHİTLERİMİZİ RUHU ŞAD OLSUN, RAB'BİM BİZLERE CENNETTE ONLARLA KAVUŞMA İMKANI TANISIN.

“Allah yolunda öldürülenler için ‘ölüler’demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz anlayamazsınız.” (Kur'an-i Kerim Bakara s. 154 . ayet)

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma. Bilakis onlar diridirler. Rableri katında rizıklandırılmaktadırlar” (Kur'an-i Kerim Ali Imran s. 169.ayet)

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Vatan Sana Can Feda

Son zamanlarda ülkemizde meydana gelen durumların sonunda Vatansever bir Türk vatandaşı olarak sessiz kalmak yakışmazdı.
Neydi bu durumlar?
Ülkemizde her zaman oynanan oyunların devamıydı, bir konu bularak ülkede ikilik yaratmak insanlarımızı kutuplara bölerek istikrarsız yarınına umutsuz hatta birbirine ötekiler diyecek kadar kafası karışmış bir toplum yaratmak.
Bunun neticesi ne olur? Elbette 500 yıldır sömürgeci düzeni yöneten (medeni?) toplumların güçsüz düşen ve kendine sığınan uluslara yaptığı gibi demokrasi getirmek için dedelerimizn kanıyla koruduğu topraklara elini kolunu sallayarak girmek.
Geçmişinden ders almayan uluslar geleceklerini çizemezler. Tarih yazmamıştırki hiç bir ulus kendi ulusal özgürlüğünü başka ulusların himayesinde yaşasın.
Bunları düşünerek ders çıkartmayan kardeşçe bir arada omuz omuza güç birliği yapmak yerine sizler bizler demeye devam edersek bu yolun sonucu ülkemizi geri dönüşü zor duruma götürür. Bu yolun sonu zor diyorum imkansız demiyorum çünkü Türk ulusu her imkansız dendiğini bunu değiştirecek gücü kendinde bulmuş ve bizleri tarih sayfalarından silmeye kalkanlara en güzel cevabı hep vermiştir. En son tokadı istiklal savaşı mücadelemizde vermiştik. Mazlum ulusların kurtuluş mücadelerlerinede bir ışık olan büyük önder büyük komutan Mustafa Kemal ATATÜRK Türk ulusunu yılgınlıktan çıkatarak büyük bir mücadelenin kazanılmasında Tanrı'ın Türklere bir hediyesi olmuştur.
Neticesinde haritalar çizip ülkeler yönetmeye hevesli batılı devletlerin planlarını bozmuş ve hep özgür yaşamış Türk ulusunun özgür yaşamaya devam edeceğini bir kez daha göstermiştir.
İşte şimdi bizler çok değil 90 yıl kadar geriye dönüp bakarak Çanakkalede, Dumlupınarda, Sakaryada destanlar yazmış dedelerimizin bizlere ne bıraktığının iyi düşünelim!!! İlerde düşünmek için çok geç olur, sevr haritaları tekrar çizilip ortalıklarda dolaşırken herkesin sağ duyulu aklıselim olmasını ve bu ulusu tarih sayfaların silmek çabası içinde olanların ekmeğine yağ sürmememizi diliyorum.
Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin.